Küçük Nils Holgersson'un Yabankazlarıyla maceraları kitap ve yazar incelemesi
Yazar: Selma Lagerlöf (1858-1940)
Sayfa Sayısı:102
Puanım:9/10
Bayramın ilk günü ailecek Bursa Orhaneli’de kaplıcaya gittik. Tuttuğumuz eve girip de dolabı açtığımda bu kitapla karşılaştım. Daha ilk dikkatimi çeken yayınevinin Bordo-Siyah olmasıydı. Her zaman bu yayınevinin benim için ayrı bir yeri olmuştur. Uzun, ince ve siyah renkli tasarımı beni çoğu zaman bu yayınevine cezbetmiş ve bu yayınevinin kafamda kaliteli olduğunu düşündürmüştür. Tabi bu yayınevini daha çok çocukluğumda okumamdan ötürü geçmişi güzel bir şekilde hatırlatması da belki de bu algıyı yaratmıştır bende. Artık ne olduysa yeni basım kitaplarda bu yayınevini de görmez oldum. Geçenlerde de bir arkadaşımdan aslında bu yayınevinin o kadar kaliteli olmadığını öğrenince de şaşırmadım dersem yalan olur. Neyse lafı uzatmadan kitabı elime aldım ve karşıma hayatımda hiç duymadığım bir yazar çıktı, Selma Lagerlöf. Yazarın erkek mi yoksa kadın mı olduğundan bile bihaberdim. Kitabı açıp da önsözü okuduğumda da ben nasıl bu yazarı bu zamana kadar duymamışım diye kendime kızdım.
Lagerlöf, 1909 yılında edebiyat alanında
nobel ödülünü alan ilk kadın. Küçüklüğünde kalça bozukluğundan yaşıtlarıyla
dışarda oynayamadığından evde büyüklerinin yanında oturmak zorunda kalır.
Haliyle de büyüklerinden bir sürü hikayeler, efsaneler dinler. Bu dinlediği
hikayeler Lagerlöf’ün yazarlık hayatına girmesinde etkili olacaktır. Yazarla
ilgili en hoşuma giden durum ise kitaplardan kazandığı paralar sayesinde tüm
dünyayı gezerek hayatını sadece yazmaya adamasıydı. Düşünsenize hiçbir maddi
kaygınız yok ve hayatta en çok uğraşmaktan zevk duyduğunuz işle uğraşıyorsunuz.
İşte Lagerlöf bunu başarmış ve hayatta en çok sevdiği iş olan yazarlığı meslek
haline getirmişti. Hele ki “Yazarlar ikinci bir iş yapmaya mahkumdur.” sözü varken.
Yazar
yazdığı bu kitabı İşveç eğitiminde yurttaşlık dersinde okutulmak üzere yazmış
ama ünü sadece İsveç’le sınırlı kalmayıp bütün dünyaya hızla yayılmıştır. Lagerlöf’ün
amacı hayal etmeyi unutturan sadece robotlar yetişmesine vesile olan eğitim
sistemini değiştirmekti. İşte bu kitabıyla da bunu başarabilmiş dünyada bir
sürü çocuk bu kitap sayesinde hayal edebilmeyi ve dünya gerçeklerini
korkutulmadan öğrenebilmişti.
Kitabımızın
kahramanı Nils Holgersson adında küçük bir çocuk. Nils bir sabah kendini cüceye
dönüştüğünü görerek uyanır ve macera başlar. Artık Nils hayvanlarla
konuşabiliyor ve keskin bir şekilde görebiliyordur. Ailesinin çiftliğindeki
Martin adındakı Kazın yabani kazlarla birlikte kaçmaya karar verince Nils de
kazın bacaklarından tutup erkek kazı bu yaptığından caydırmaya çalışır ama kaz
oralı bile olmaz ve Nils ile birlikte yabani kaz sürüsüne katılır ve buradan
sonra da Nils’in kazlarla birlikte macera dolu hayatı başlar. Nils
kazları Smirre adlı bir tilkinin gazabından kurtarınca kazların sevgisini
kazanır. Burada çocuklara öğütlenmesi gereken şey ise çok basittir: İyilik yap ki
insanlar seni sevsin ve mutlu ol.
Selma Lagerlöf |
Nils
başka yerde de bir baba ayının eline düşer. Baba ayı, Nils’e evlerinin
yakınınındaki fabrika yüzünden buradan göçmek zorunda olduklarını söyler. Nils
bu fabrikayı yakabileceğini söyler. Ama fabrikanın yakınına gittiğinde görür ki eğer fabrikayı yakarsa bir sürü insan işsiz kalacak ve evine ekmek
götüremeyecek. Bu yüzden de fikrinden cayar. Yazar burada çocuklara bazı
gerçekleri çok düzgün bir şekilde anlatmış. Her zaman her durum her kişiyi mutlu
etmez. Hatta tüm insanları mutlu etmek ütopik bir fikir olacağını anlatmaya
çalışır. Başka bir yerde de Nils’in hor gördüğü küçük bir madeni parayla
tutumlu olmanın ve en ufak şeyi bile hor görmemek gerektiğini bir gün ona
muhtaç kalabileceğimizi çocuklara çok güzel bir şekilde anlatır.
Bu
kadar kitabın içeriğinden bahsetmek yeterli olacaktır herhalde . Okuduğum kitap
tam versiyon değildi kısaltılmış. Dili de tahmin edeceğiniz üzere akıcı ve
sadeydi. Çocuklara yönelik olduğundan da bazı çocuklara göre zor olabilecek
kelimeler sayfanın altında açıklanmış. Tabi kitabın çocuk kitabı olduğuna
bakmayın. Ben 21 yaşında biri olmama rağmen okurken çok eğlendim ve aynı Nils
gibi Martin adlı kazın üzerinde yeni yerler keşfetmek istedim. Bu arada
kitaptaki yazdığım çıkarımlar tamamen kişisel görüşüm ama Lagerlöf’ün de
yazarken aynı benim gibi düşündüğünden eminim.
Selma Lagerlöf'ü başta da belirttiğim gibi tevafuk olmasa tanıyamıcaktım. Kim bilir hayat boyu da belki hiç tanıyamayacaktım. Ortalıkta da edebiyatçı diye geziniyorum yahu! Harbiden o dolapta görmesem tanımadan bu yazarı ölmem çok yüksek bir olasılıktı. Kim bilir daha kaç tane vardır böyle çok iyi olup da tanımadığım. Umarım hepsini geç olmadan tanıma şansı bulabilirim. Artık kim dolapta bu kitabı unuttuysa da çok teşekkür ederim. Belli mi olur belki o kişi bu yazıyı okur da o kişi bendim der ben de onu tanıma şansı bulurum. Neyse lafı uzatmayayım çok. İyi ki tanımışım seni Selma Lagerlöf!
Bu kitaptan yola çıkarak bir çizgi film de yapılmış. Biraz
baktım da çizgi filmi de gayet güzeldi. Bakmak isteyenler için ilk bölümü
koyuyorum:
Blogumun instagram hesabını takip etmek istersen buraya tıklayabilirsin.
0 Yorumlar