72 Koğuş kitap incelemesi
Yazar: Orhan Kemal (1914-1970)
Sayfa Sayısı: 98
Yayınevi: Everest Yayınları
Puanım: 9/10
72. Koğuş, hapishanenin en rezil
koğuşu. Burada en azılı mahkumlar tutulduğu için en rezil değil, en fakir
mahkumlar burada kaldığı için en rezil koğuş. Dikkat çekilmesi gereken bir
nokta. Ne yazık ki bu hapishane
ortamında bile sınıf farklılıklarını görüyoruz. Paran varsa en kral koğuşta
kalırsın ama paran yoksa aç acına yaşamayı öğrenmek zorundasın. Çöpten yemek
bulmayı, soğukta ölmeden uyuyabilmeyi öğrenmelisin. Şimdi soracaksınız bu
insanları yaşama tutan inanç ne diye? O inanç kumar dostlar. Bu hapishane için
kumarın ne kadar önemli olduğunu daha ilk cümleden anlayabiliyoruz.
“Koğuşta izmaritine zar atılıyordu.”
Bu hapishanede saygınlık
kazandığın kumara bakıyor. Zenginler kumarı oynuyor, fakirlerse üç kuruş para
gelse de kumar oynayalım diye hayal kuruyorlar. O üç kuruş paranın kumar masasında
10-20 lira olup bir kap sıcak yemeğe, güzel bir yatağa dönüşmesi hayali... Ama
ne yazık ki kumar alçaktır ve nice insanların ellerindeki paraları almışken bu
hayaller en fazla 2 gün gerçeğe dönüşebiliyor. Üçünci gün gene aynı tas aynı hamam.
Kitapta Ahmet Kaptan diye biri
var. Sessiz sakin, etliye sütlüye karışmayan, kumar oynamayan biri. Kitaptaki
en iyi karakter olarak gösterirmiş. Toplumumuzda sessiz ve hakkını aramayan
kişiler iyi olarak lanse edildiği için yazar bu tipte birini iyi yapmış. Bu
Ahmet Kaptan babasını öldüren kişilerden öç almak için bir gece 4 kişiyi vurmuş.
Anası: “Babanın kanını yerde korsan sütüm haram olsun. Öte dünyada iki elim
yakanda!” diyerek adeta çocuğunun hayatını mahvetmek istemiş. Toplumumuzda bu
öç alma hırsı neden var ki? Neden öç alırken masum insanların hayatları
mahvolmak zorunda? Nasıl bir anne çocuğunu böyle kışkırtabilir? Vallahaki de
akılla cevap verilecek sorular değil bunlar.
Bir gün Ahmet Kaptan’a annesinden 150 lira geliyor. İkinci Dünya Savaşı
sırasında geçen bu kitapta bu para baya iyi denebilir. Bu para sayesinde her
gece bir sıcak kap yemek yiyebilir ve de 72. Koğuştan kurturup daha güzel
koğuşlarda daha güzel yataklarda yatabilirsin. Tabi Ahmet Kaptan’ın bu parayı
aldığını duyunca bir anda etrafını 72. Koğuştaki diğer insanlar kaplıyor. Hepsinin
aklında bir şey var. Bu paradan ben nasıl nemalanabilirim? Biz kardeşiz diyerek
hemen Ahmet Kaptan’ın kanına giriyorlar. Ahmet Kaptan da iyi yüreklikliğinden
ötürü kardeşiz masalına hemen inanıyor. Burada ne yazık ki bu mahkumlara
kızamıyorum. Bu mahkumlara bu hale düşüren toplum yapısına kızıyorum. Yazar da
bize zaten böyle hissetmemizi sağlıyor. Belki de haftalardır boğazından sıcak yemek
geçmemiş birisinin Ahmet Kaptan’In yanına sokulmasına hak verebilirim. Ahmet
Kaptan cömertliğiyle o gece sıcak yemek pişirttiriyor, çay yaptırıyor ve bu
diğer günler de sürüyor. Tabi duran paranın hemen biteceğini bilen koğuştakiler
Ahmet Kaptan’ın diğer koğuşlardaki zenginlerin oturduğu kumar masasına
oturmasını istiyorlar. Bunun öncüsü de Berbat lakaplı kişi olur. Ahmet Kaptan
sonunda Berbat’la birlikte kumar masasına oturur ve her ikisinin de şeytanı bol
olur ve masadan tonla parayla kalkarlar. Berbat çıkarcı bir karakter olarak
karşımıza çıktığı için hemen başka koğuşa transfer olur. Ahmet Kaptan ise
bırakmaz kardeşlerini. Hepsine yatak alır, her gece karınlarının tok olmasını
sağlar. Ahmet Kaptan bir de birini sevmek ister. Uzaktan da olsa, platonik de
olsa birini sevmek ister. Zaten bizim toplumumuzda da bu hep böyle değil midir?
Birini sevmek hep ayıp olarak görürür işte bu yüzden platonik aşklar, uzaktan
sevmeler meşhurdur bizde. Bobi isimli bir karakter vardır. Parası olanın
çamaşırlarını kadınlar koğuşuna götürtüp kadın mahkumlara yıkattırır. İşte bu
Bobi Ahmet Kaptan’ın bu sessiz halini farkeder ve Ahmet Kaptan’dan para
koparabilmek için duygularını sömürür. Fatma isimli kişinin Kaptan’ı sorduğuyla
ilgili uzun uzun yalanlar atar. Ahmet Kaptan Fatma’ya oracıkta tutulur.
Geceleri hep onu düşler, onla bir gelecek hayal eder. Tabi bu sırada sessizce
Fatma hapishaneden çıkar. Ahmet Kaptan da sevdasından hiç bir şey düşünmez
olur. Bir süre sonra para da suyunu çeker. Etrafındaki sülükler de hemen Ahmet
Kaptan’a tekmeyi vurur. Tabi para gidince 72. Koğuş da eski haline alır. Koğuştaki
çoğu kişi de yıllar içinde soğuktan ölür. Ahmet Kaptan da yine Fatma’yı
düşündüğü bir gece donarak bu dünyadan sessiz sedasız gider.
Biz bu adamların haberlerini
gazetelerinin 3. Sayfalarında okuyoruz ama daha sonra bu kişilere ne olup
bittiğini bilmiyoruz. İşte Orhan Kemal bunu göstermek istemiş bize. Ah ah
okurken hep bir insan niye bu kadar alçaltılmaya izin verilir ki diye
düşünürken kendi halinize şükredeceksiniz. Orhan Kemal gerçekçiliği o kadar
güzel göstermiş ki okurken böyle bir yaşamın da var olduğunu hayal etmek
istemeyeceksiniz. Yazarın baş eserlerinden biri olup eline kitap alabilen her
yetişkin insanın bu kitabı okuması gerektiğini düşünüyorum. Allah kimseye 72.
Koğuştaki insanların hayatını yaşatmasın. Herkese iyi okumalar dilerim.
Yazarın diğer bir kitabı Avare Yıllar'a yapmış olduğum incelememi okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Yazarın diğer bir kitabı Avare Yıllar'a yapmış olduğum incelememi okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Blogumun instagram hesabını takip etmek istersen buraya tıklayabilirsin.
0 Yorumlar