Teknolojiden Uzakta Kitap Okuma Sanatı - Ahmed Yasir Orman

Teknolojiden Uzakta Kitap Okuma Sanatı

Teknolojiden Uzakta Kitap Okuma Sanatı

Geçen gün arkadaşla Oblomov kitabı hakkında konuşuyorduk. Arkadaşım kitabı haziran başında başlamış ve 2.5 ayda kitabın daha yarısına yeni geldiği için sen de baya Oblomovlaşmışsın* diyerek muhabbet açıldı. Tabi bundan sonra arkadaşım çok meşgul olduğunu söyledi. Haliyle günde 10 saat işte olan bir insan için okumak zor oluyordu. Ama ya geri kalan 14 saatte kitabı okumak için bir 15 dakika verimli bir şekilde zaman ayırabilir miydik? 15 dakika kitaba odaklanarak kitaptan 10 sayfa okuyabilir miydik? Arkadaşım kitabı telefondan e-kitap formatında okuyordu. Şimdi bu 15 dakika nasıl geçiyor bakalım.
               
             1. DAKİKA
İlk hevesle kitap açılır ve okunmaya başlar. Bir dakika geçmeden telefon titreşir ve Whatsapp’tan mesaj gelmiştir. Haliyle mesaja geç cevap vermek caiz olmadığından mesaj açılır ve cevap verilir. Tabi cevap verdikten hemen sonra karşı taraftan yazıyor ibaresi çıktığı için bu da beklenir. Tek mesaj da olur beş mesaj. 
               5. DAKİKA
Bundan sonra tekrar kitaba dönülür. Tabi ilk dakika da okunanlar pek kafaya oturmadığı için sayfanın başına geçilir ve tekrar okunmaya başlanır. Mucize eseri iki sayfanın sonlarına doğru gelinir ama bundan sonra akla bir anda İnstagram gelir. Acaba son attığım fotoya kaç kişi beğenmiş diye gireyim bari diyerekten hemen açılır instagram ve burada da bir süre gezilir.
9.DAKİKA
Ulan hiç bir şey de okuyamadık diyerekten kitaba dönülür hemen. Bundan sonra da hızla ikinci sayfadan devam edilir kitaba. Sayfa biter ve şükür sayfa çevrilir. Ama o da ne Facebook’tan bir bildirim gelmiştir. Biri senin iletiye yorum yazmıştır ve siz de dehşetle kitabın devamından daha çok merak etmektesinizdir bu yorumu. Hemen girilir face’e. Okunur, yorum atılır ve biraz millet ne paylaşmış diye gezinilir.
15. DAKİKA
Ve zaman dolar. Sonuç olarak 15 dakika’da 10 sayfa kitap okunabilecekken sadece 2 sayfa kitap okunur ve o 2 sayfadan da bir şey anlaşılmaz. Kitap okuyamamanın suçu da çok meşgul olmaya bağlanır ve de insan zamanını verimli kullanamamaktan ötürü kendini mutlu hissetmez.

Bu olayı sadece kitabı telefonda okuyanlar yaşamıyor. Artık teknoloji o kadar hayatımıza girdiği için 10 santim ötemiz de telefonumuzla hatta giydiğimiz akıllı saatlerle her daim bize dokunabiliyor. Haliyle yukarı da yaşanılan olayı da hepimiz yaşayabiliyoruz. Ben akıllı telefonlarla üniversiteye başlarken yani bundan 2 sene önce tanıştım. Bundan önceki hayatımda farkediyordum yaptığım her işi en verimli şekilde yapabiliyordum. 1 saat ders mi çalışılacak 1 saat ders çalışırdım. Arada oyalanma aracımda telefonlar değil daha çok romanlar olduğu için oyalanma dediğim şeye de pek oyalanma diyemezdim. Bu sıralar hep direniyordum akıllı telefona. Çünkü alırsam bağlanacağımı biliyordum. Hatta o sıralar neredeyse hiçbir sosyal medya platformunda bile aktif olmadığım için teknolojiden baya bir uzaktaydım diyebilirim. Bu durumuma “mağarada mı yaşıyorsun sen” diyenler oluyordu. Evet biraz mağarada yaşıyordum ama o mağaranın içinde mutluydum ve kafamı beni ilgilendirmeyen şeylerle ilgilendirmek zorunda kalmıyordum. İşte bu yüzden o zamanlar kendimi hep dinç hissederdim.
teknoloji kitap oldurmek
Akıllı telefonum olmadığı için akıllı telefonun insana ne kadar zarar verebilir sorusuna net cevap veremiyordum. Bir arkadaşım o zamanlar “Ders çalışırken telefonu kapatıyorum. Eğer kapatmazsam hiç derse odaklanamıyorum” demişti. “Vay be! Bu kadar mı insanın yapacağı işi engeller şu zımbırtı” diyemeden edememiştim. İşte o zamanlar yaptığım işe rahatlıkla odaklanabiliyordum. Dışarda top oynarken bile sadece oynadığım oyunuma odaklanırdım. Kitap mı okuyorum sadece kitabın dünyası kafamın içinde olurdu. Ama tabi kapitalist dünyamızda böyle yaşamak çok zordu ve sonunda benimde elime bir akıllı telefon geçip teknolojinin tutsağı oldum. İşte bu yazıyı yazma isteği başta belirttiğim Oblomov olayından sonra oldu. Kendime sordum “Bu olay nereye kadar gidecek?” Teknolojiye biz sahip olacakken niye teknolojinin bize sahip olmasına izin veriyoruz ki? İşte kafamda bu sorular varken ve bu durumdan hoşnutsuzken geçen gün kendime bir söz verdim ve tüm teknolojik zımbırtılardan uzakta 2 saat boyunca kitap okuyacağım dedim. Oturdum başladım okumaya. Bilerek tamamen kapamadım telefonu, uzağa bir yere koydum. Başlarda titreşti falan ben direndim kalkıp bakmadım. Daha sonra da telefon pes etmiş olacak ki sustu. Bundan sonra elbet tüm konsantre kitabı okuyamadım. Aralarda 5 dakika başka işlerle uğraştım. Ama bu uğraşlarım da asla telefona elimi sürmedim. Ne yazık ki 2 saat sonra diyemeyeceğim ama 1 saat 45 dakika boyunca hiç teknolojik aygıtlarla uğraşmadan geçirdim. Bu süre zarfında hem daha fazla kitap okudum. Hem okuduğumdan daha fazla lezzet alıp hem de okuduğum hikayenin içine tam konsantrasyon girebildim. Hem de verdiğim küçük aralarda yaptığım diğer işleri daha verimli ve hızlı bir şekilde yaptım. Bunu bence hepimiz yapabiliriz. Bırakalım insanlar bize iki saat ulaşamasın. Ya da iki saat biz uzak kalalım dünyadan. Kendi dünyamızda yeni dünyalara yelken açalım. Kimse bir yere kaçmıyor sonuçta değil mi? Eminim herkes sevecektir teknolojiden uzakta geçirilen bu iki saati. Sadece yapmanız gereken telefonunuzu kapatıp bir elinize çayınızı diğer elinize kitabınızı alıp güzel bir köşeye oturmak. Bunu her gün yarım saat bile yapınca göreceksiniz daha mutlu bir insan olacaksınız. Bir süre sonra bunu sadece kitap için de değil yaptığınız diğer işler için de yapmak isteyeceksiniz. Bir filmi izlerken ya da oturmuş bir makale yazarken o telefonu kapatıp sadece o işinize odaklanmak isteyeceksiniz. İşte bunu başarabilirsek günümüzde çoğu insanın bende konsantrasyon eksikliği var lafı tarih olacaktır.
Hadi varmısınız en kısa zamanda teknolojiden uzakta dakikalar geçirirken kitap okumaya? Ben varım. Her akşam oturup teknolojiden uzakta kitabımla başbaşa kalmaya söz veriyorum. Eminim siz de bunu yapmak için şuan can atıyorsunuzdur. O zaman ne duruyoruz çaylar soğumadan telefonumuzu hemen kapatıp geçelim kitabımızın başına ve yeni dünyalara yelken açalım.


 *oblomovlaşmak: Rus yazar İvan Gançarov'un yarattığı Oblomov karakteri o kadar tembeldir ki sonunda tüm dillerde tembelleşmek kelimesinin yerini tutan oblomovlaşmak kelimesi kullanılmaya başlamıştır. 

Blogumun instagram hesabını takip etmek istersen buraya tıklayabilirsin.

Yorum Gönder

2 Yorumlar