Yaklaşık bir senedir okullar kapalı ve hala tam olarak ne zaman açılır belli değil. Şu sıra gündem de bu. Okullar açılsın mı açılmasın mı? Bir kesim okullarının açılması ile virüsün tekrar hızla yayılacağını düşündüğü için okulların açılmaması gerektiğini düşünüyor. Ama bu kişilerin bilmedikleri bir şey var. Acaba online eğitim pandemiden daha kötü olup toplumu geri dönülemez bir felakete mi sürüklüyor? İşte bu yazıda bu sorunun cevabını arayacağız.
Online eğitimin kötü tarafları
Online eğitimle birlikte fark edildi ki üniversitelerin internet alt yapıları çok da iyi değilmiş. Bu sebeple hızla çalışmalar yapıldı alt yapılar düzeltilmeye çalışıldı. Tabi sadece üniversiteler değil Milli Eğitim de bu konuda epey mesai harcadı ve sonunda hiç yoktan iyidir diyeceğimiz bir online eğitim şekli ortaya çıktı. Ama bir problem vardı. Sadece alt yapıyı düzeltmek yeterli miydi? Herkeste bu online eğitime erişecek cihazlar var mıydı? Maalesef yoktu. Hele ki son yıllarda akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla bilgisayar ve laptop kullanımlarında da azalma olmuştu. Üniversiteye gelip laptopa ihtiyaç duymamış insanlar vardı. Tabi bu eğitimimizin ayıbı olmalı. Bir üniversite öğrencisi nasıl laptopa ihtiyaç duymaz? Hiç mi bir sunum yapma, bir yazı yazma ihtiyacı olmaz. Maalesef durum böyle. Hele İibf bölümlerinde bu durum gerçekten böyle. İşte böyle olunca her üniversite öğrencisinin elinde laptop yoktu. Hadi telefonlarından açıp hallettiler diyelim. İlkokula, ortaokula ve liseye giden öğrenciler ne yapacaktı? Evde 4 çocuk var ve sadece annede telefon var. Bu 4 çocuk da aynı saatte derse girmek zorunda kaldı. Bu telefonu kim kullanacak? Şimdi ailenin bir anda bir elektronik cihaza bütçe ayırması gerekecekti. Bir tabletin fiyatının da 1000 lira olacağını düşünecek olursak bu parayı bir anda kaç aile verebilecekti? Tabi bunun yanında nasıl olsa telefonumun interneti yetiyor deyip eve internet almayanların da evine internet çekmesi gerekecekti. İşte bu maliyetler bir araya gelince bir sürü aile bunun altından kalkamadı ve gençler eğitimde geri kaldılar. Bu durum sonucunda ne olacak? Normalde bir nebzede olsa ailesinin durumu iyi olmayıp ama başarılı öğrenciler için büyük bir şans olan liseye giriş ve üniversiteye giriş sınavlarında büyük adaletsizlikler olmuş olacak. Bir sürü başarılı ama iyi eğitim alamamış öğrenciler belki de hakettikleri liselere ve üniversitelere gidemeyecek. Onların yerine imkanları daha fazla olduğu için iyi çalışan farklı öğrenciler gidecek. Şu durumun getirdiği adaletsizliği bile düşünecek olursak öyle Twitter’dan kolayca okullar açılmasın gibi laflar etmemek lazım diye düşünüyorum. Hele hele çocuğunu kolejlere götüren anne, babalar hiçbir şekilde yorum yapamasın. Bir ülkedeki eğitimde büyük bir adaletsizlik varsa bu adaletsizlik zamanla toplumun her alanına yayılacaktır. O yüzden bir an önce bir bu duruma çözüm bulunması lazım.
Üniversitelerde durum ne?
Bir diğer sorun da üniversiteler ve üniversitelerdeki online sınavlar. Online sınavlar başlı başına bir rezalet. Hiç kitap yüzü açmamış insanlar başkalarına çözdürerek çok rahat yüksek notlar alıyorlar ve de bu durum artık normal hale geldi. İnsanlar sırf online diye mezun olunca pek bir işe yaramayan açık öğretim diplomasını almak için açık öğretime yazıldı. Nasıl olsa bir tanıdığı onun yerine girer? Ama düşünmüyor ki o tanıdığına her gün 10 kişi sınav için arıyor. İşte bu noktada başarılı öğrenciler adeta yıldırırdı. Aga ne olacak yarım saat yapıver diye birileri arandı. Kırk yıllık dostmuş gibi laflar edildi. Nasıl olsa hayatında doğru düzgün kitap açmamış insanlar için bu sınavların değeri yarım saatçikti. Ve de bu kişilere göre aradıkları kişinin hangi bölüm okuduğu önemli değil. Zannediyorlar başarılı öğrenciler her derse hakim ve hiçbir şekilde unutmuyor. Bir de hatırlamıyorum deyince laf da ederler. Hele bu tarz insanların yüzüne “Sınavın olmasa aramayacaksın” dersen hemen üste çıkıp sizi kötü olarak gösterip bencilmiş gibi yaftalarlar. Hiçbir şekilde karşı tarafın durumunu düşünmezler. Ne olacak yarım saat çöz. Ama yarım saatin sonunda tüm beynin nasıl yorulduğunu bilmezler. Çünkü sınavın nasıl ciddi bir şey olduklarını deneyimlememişlerdir. Onlar için önemli olan o sınavı geçmektir. Geçmek için de karşı tarafın işi gücü varmış, vakti yokmuş gibi lafları da dikkate almazlar. (Hele sadece kendi sınavları için de aramazlar. Arkadaşlarının sınavları için de ararlar. Bana ne yahu senin arkadaşının aptal sınavından) İşte bu tarz insanlar yüksek not alıp dersleri geçiyorlar. Sonu ne olacak ama? Eğer bu kişiler birinci sınıfsa elbet okul açılacak ve yüz yüze sınavlara girdiklerinde tüm sorular yüzlerine tokat gibi vuracak. O zaman bu sınavlara çalışmak gerekiyormuş diye anlayacaklar. Tabi daha kötüsü bu sayede mezun olanlar da olacak. Bu mezun olanlar tamamen vasıfsız bir şekilde ellerindeki diploma ile iş aramaya başlayacaklar. İşverenler bu kişilerin yetkin olmadığını görünce de üniversite mezunları da bir şey bilmiyor algısı oluşacak.Bu arada açık öğretim soruları da genel olarak 3 ıq düzeyinde sorular oluyor. Hele İibf açık öğretimlerin İngilizce sınavlarını görseniz. “Sunday, Monday, …….?” gibisinden soru var yahu. Her şeyiyle rezillik.
Bu arada bildiğiniz üzere çoğu üniversitede çan sistemi olduğu için kopya çekilmesine de kızamıyorum. Çünkü hakkınla çözmeye çalışırsan çan yüzünden kalabilirsin. Eee kalınca helal olsun kopya çekmedi de demeyecek kimse. Kaldığınla kalacaksın. Anlayacağınız bu durum iki ucu pislenmiş değnek. Tabi bunun yanı sıra idaredeki kişiler ve hocalar herkes kopya çekiyor nasıl olsa deyip sınavların süresini kısaltıp iyice zorlaştırabilir. Artık bu durumlarda kopya çekmek bile işe yaramayacak. Bu durumda insanları para ile profesyonel kişilere sınavları çözdürmeye kadar gidecek ve iyice rezil bir durum ortaya çıkacak. Yani öyle kopya çekerek herkes yüksek alıyor demek de doğru değil Dediğim gibi bazı sınavlarda kopya çekmek mümkün bile olmuyor. Ama hocaların da nasıl olsa öğrenci kopya çekecek düşüncesiyle bu tarz bir sınav hazırlaması da ne kadar adaletli?
Son olarak yüz yüze eğitimin öğrencilere sağladığı sosyal ortamı da unutmamak gerek. Bir öğrenci mutlaka okuldaki sosyal yaşamı belli bir süre de olsa yaşamalı.
Online eğitimin iyi tarafları
Online eğitimi bu kadar yerdik ettik. Hiç mi iyi tarafı yok? Aslında online eğitim hakkıyla kullanılırsa çok iyi bir sistem. Öğrenci boş yere yollarda vaki kaybetmiyor. Bu sayede hem yorulmuyor hem de vakitten tasarruf ediyor. Anlamadığın zaman dersi sonradan izleme imkanı da var. Benim açıdan bakacak olursak baya avantaj oldu diyebilirim bile. Sağ olsun yetkililer Bursa Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni Bursa’nın bir ucundaki Gemlik isimli kasabasına yaptıkları için her gün git gel 2 saati geçkin süreyi yollarda heba ediyorsun. Diğer fakültem ise ana kampüste ve bu iki fakülte arasında 50 km yol var. Hal böyle olunca da iyice yoruluyorsun ve kendinde ders çalışacak enerjiyi bulamıyorsun. Ama online eğitim sayesinde bu olmadı. Yüksek lisansla hukuk fakültesini çok güzel götürdüm. Yüksek lisanstaki derslerime işte bile açıp çok güzel dinledim. Ama tabi online eğitimle pek haşır neşir olmadığımız ve bu sisteme pratiğimiz olmadığı için odaklanma sorunları oluştu. Derslere gerekli önem verilemedi. Verim her zaman üst seviyede olmadı ama eminim bu sistem hakkıyla yapılırsa öğrencinin başarısı artabilir. Ama ne yazık ki yukarıda da belirttiğim gibi bu sistemin uygulanabilmesi için önce tüm öğrencilere eşit şartlar verilmeli. Yoksa bir kısım öğrenci verim alabiliyorken bir kısım bu eğitime hiçbir şekilde erişemeyecekse bile bu sistem derhal kaldırılmalıdır.
Sonuç
Bu yazıda online eğitimin iyi ve kötü yanlarından bahsettik. Sonuç olarak online eğitimin düzgün kullanılırsa iyi olacağını ama mevcut şartlarda bunun mümkün olmadığını gördük. Hatta iyi kullanılmazsa oluşacak felaketleri de gözler önüne serdik. O yüzden şuan ne yapılıp edilip okullar açılmalıdır. Gerekirse bunun için öncelikli olarak eğitim sektöründeki çalışanlar derhal aşılanmalıdır. Bu okullar ikinci dönem de açılmazsa ve hala sınavlar online olarak yapılırsa ortaya çıkacak felaketleri düşünemiyorum bile.Umarım en kısa sürede pandemi biter ve öğrenciler okullarındaki sosyal ortamlarına dönebilirler. Yazımı şu twitle bitireyim.
Yukarıda belirttiğim durumlar da öyle hayali olaylar değil. Tamamen gözlemlerim üzerine yazdım bu yazıyı ve bu sorunları herkese duyulmak istedim. Yetkililer de biliyordur tabi bu durumu ama mevcut şartlarda da en iyi sistem bu gözüküyor.
Blogumun instagram sayfasını takip etmek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Kapak tasarımı: Tolunay Kurttutar
0 Yorumlar