Les Choristes (Koro) film incelemesi - Ahmed Yasir Orman

Les Choristes (Koro) film incelemesi

Yönetmen: Christophe Barratier
Yıl: 2004
Tür: Komedi, Dram, Müzik
Ülke: Fransa
Puanım: 10/10
İMDB Puanı: 7.9/10

   Bazı filmler vardır. İzledikten sonra ben niye bu zamana kadar böyle bir filmi izlememişim diye hayıflandığınız filmler. İşte düne kadar hiç duymadığım The Chorus (Koro) filmini çok değerli bir arkadaşımın önerisi sayesinde izledikten sonra da aynı bu şekil oldum. Kalbime dokunmayı başaran filmler arasına girmeyi başardı. Filmle ilgili biraz araştırma yapınca düne kadar duymamamın tamamen benim cahilliğimden kaynaklandığını fark ettim. 2 dalda Oscar adayı olan bu Fransız yapım film bir çok ödüle layık görülmüş. Ülkemizde de 2015 yılında vizyona girdiği zamanda sinemalarda 35000 kişi tarafından izlenmiş.

   Film 1949 yılında erkek öğrencilerin gittiği bir yatılı okulda geçiyor. Bu okuldaki öğrencilerin çoğu 2. Dünya savaşı nedeniyle yetim kalmış. Pek iyi bir çocukluk geçiremeyen bu çocuklar adeta bu yatılı okula terkedilmiş. Zaten hayata 1-0 geri başlayan bu çocukların başında eğitimden ve çocuk psikolojisinden hiç anlamayan bir müdür var. Bu müdürün eğitim sistemi etki-tepki şeklinde. Bir çocuk bir suç mu işledi en ağır cezayı ver. Suçluyu bulamadın mı, tüm öğrencileri cezalandır. Müdürün eğitim mantığı tamamen cezaya yönelik. Bu durum da zaten psikolojileri çok iyi olmayan bu öğrencilerin daha da psikolojilerinin bozulmasına ve şiddete daha fazla eğilimli olmalarına sebebiyet veriyor.

   Bu kötü giden gidişat müzik öğretmeni olan Mathieu’nun okulda öğretmenlik yapmaya başlamasıyla iyiye doğru gitmeye başlıyor. Mathieu’nun eğitim mantığında çok ağır cezalar yok. Ağır cezalar olmadığı gibi öğrencilerin yaptığı bazı yanlış hareketlere de göz yumabiliyor. Bu cümlelerin aynısını bu okula geldiğinde de birebir uyguluyor. Dayak yemeye, azarlanmaya alışmış öğrenciler ilk başta böyle bir öğretmen karşısında şaşkınlık içinde kalıyorlar ve Mathieu’yu parmaklarında oynatabilecekleri biri olarak görüyorlar. Ama Mathieu bu durum karşısında hiç gurur yapıp öğrencilere kızmıyor. Sonucunda da tüm öğrencilerin kalbine dokunabilmeyi başarabiliyor. Bu sayede ortaya da bu işe yaramaz sanılan öğrencilerden çok güzel bir koro ekibi çıkıyor.
  
   Filmde dikkat çekilmek istenen bir diğer nokta ise Mathieu gibi insanların bazen gerekli takdiri görememesidir. Mathieu çok iyi beste yazmaktadır ve de çok iyi öğretmedir. Ama hayatı boyunca hak ettiği takdiri görememiştir. Okulda gerçekleştirdiği radikal değişiklerin başarılarını da okul müdürü kendi eseriymiş gibi üstlenmiştir. İşinin ehli olmayan insanlara verdiğimiz takdiri bu tarz kişilere verebilirsek dünya daha yaşanılabilir bir hal alacaktır. Maalesef gerçek hayatta her zaman böyle olmamaktadır. Mathieu aşkta da maalesef kaybedenler arasına girmiştir. Bir öğrencisinin bekar olan velisini sevmiş ama kadının zengin birini bulması ile bu aşk da başlamadan bitmiştir. Tabi Mathieu bunlara ardırış etmeden öğrencilerini adeta çocuğu gibi görüp onlarla her şeyi ile ilgilenmiştir.

   Mathieu’yu izlerken içimdeki öğretmen olma duygusu alevlendi adeta. Ben de bu öğretmen gibi çocukların hayatlarına dokunabilmek istedim. Eminim çoğu izleyen kişi de benim gibi hissettirmiştir. Zaten izleyiciyi bu hissiyata sokabildiği için başyapıt diyebileceğimiz filmler arasına bu filmi rahatlıkla sokabiliriz. Çok da lafı uzatmak istemem. Şiddetle izlemenizi öneririm diyerek son cümlemi yazmış olayım.

Yorum Gönder

0 Yorumlar