Savaş Atı kitap ve film incelemesi - Ahmed Yasir Orman

Savaş Atı kitap ve film incelemesi

 Kitap ismi: Savaş Atı

Yazar ismi: Michael Morpurgo
Sayfa Sayısı: 160
Yayınevi: Tudem Yayınları
Puanım: 9/10
1000kitap.com puanı: 8.5/10
İMDB Puanı: 7.2/10



                2012 senesinde Savaş Atı filmi çıktığı zaman kitabı olduğunu bilmeden izlemiştim. Steven Spielberg’in yönetmenliğini yaptığı bu film bir çok ödüle aday gösterirdi  ve bir çok ödülü de aldı. 2011 yılının en iyi filmlerinden biri olarak gösterilen bu filmin geçenlerde Storytel’de sesli kitabını görmemle kitabının da olduğunu öğrenmiş oldum. Daha yeni yeni sesli kitap dinlemeye başladığım için de bildiğim bir eseri dinlemek sesli kitaba alışma sürecimde iyi olacağını düşünerek Yetkin Dikinciler’in güzel sesinden bu eseri  4 saate yakın bir sürede dinlemiş oldum.

                Klasik tarzdaki savaş temalı eserleri okumaktan veya izlemekten sıkıldıysanız Savaş Atı tam size göre bir eser. İnsanlık tarihinde 1920’lere kadar çok önemli bir yere sahip olan atın gözünden savaşa bakma şansı buluyorsunuz bu eserde.  Baş kahramanımız safkan bir İngiliz atı olan Joey. Yaşlı bir çiftçinin bir inat uğruna 6 aylık Joey’i satın alması ile serüvenimiz başlıyor. Joey yaşlı çiftçinin oğlu Albert ile çok iyi bir dost oluyor. Bu dostluk 1. Dünya Savaşı’nın başlayıp da Joey’in İngiliz ordusuna satılması ile bir süreliğine sekteye uğruyor. Bundan sonra Joey cepheden cepheye koşturup duruyor. Tabi o zamanlar teknoloji o kadar gelişmemiş olduğu için atlar savaş için epey bir öneme sahip. Bu sebeple Joey de bir askermiş gibi savaşta aktif rol almış oluyor. Tabi atın ağzından dinlediğimiz için sanki atlar savaşın ana kahramanlarıymış gibi gösteriliyor. Ne de olsa herkes kendini bir nebze de olsa yaşadığı çevrenin ana kahramanı olarak görür. İşte bu sebeple atların savaşta neler yaptığını en ince ayrıntısına kadar görüyoruz. Binlerce insanın öldüğü savaşlarda ne kadar at da ölüyormuş! En çok da tellere takılan atlar ölüyormuş. Kurtulsalar bile paslı teller yüzünden sonrasında hastalanıp ölüyorlarmış. Bu sırada hayvan hastanelerini de görüyoruz. Tabi en önemli olan da atların bir tarafı olmaması. Nereye sürüklenirlerse oraya gidiyorlar. Bir muharebede esir düşmek diye bir şey yok onlar için. Karşı taraf ele geçirirse bu atları kendi adına kullanır bu kadar basit. Tabi kitapta en güzel gösterilen duygu da Joey’in Albert ile dostluğu. Bir hayvan ile bir insanın arasındaki bağ o kadar iyi yansıtılmış ki keşke benim de Joey gibi bir atım olsaydı diyeceksiniz.

                Kitabı dinlemesi de filmi izlemesi de benim açımdan çok keyifliydi. Kitabı okuduktan sonra izlemesi daha da fazla keyif verecektir. Ben tabi tam tersini yaptım. Ama vaktim kısıtlı benim derseniz sadece filmi de izleyebilirsiniz. Michael Morpurgo’nun dili de hoşuma gitti. Elime geçerse farklı kitaplarını da alır okurum.

Blogumun instagram sayfasını takip etmek istersen buraya tıklayabilirsin.

Yorum Gönder

0 Yorumlar