Ahmed Yasir Orman'la röportaj - Ahmed Yasir Orman

Ahmed Yasir Orman'la röportaj

Merhaba arkadaşlar. KitapCan adlı bir facebook grubundan kitap hediyesi aldım. Grubun yöneticisi sağolsun bazı kriterlere uyanlara kitap yolluyordu ben de hayır demedim. Kitabı altın içerik katagorisinden aldım. Altın içerik de özgün paylaşımlara deniyordu. Haliyle ben de blogumdaki yazıları o grupta paylaştığım için bu kritere layık görmüş yönetici arkadaş. Buradan kendisine tekrardan teşekkür ediyorum. Tabi hediyenin yanında bir de Kitapcan Bey'in (Grubun yöneticisi) bir ricası oldu. Kendi hazırladığı röportaj sorularını cevaplamamı istedi. Ben de memnuniyetle kabul ettim. Şimdi lafı uzatmadan isterseniz röportaja geçelim. Gruba da girmenizi tavsiye ederim. Yolladıkları kitap da Grange'ın Kızıl Nehirler kitabıydı. En kısa zamanda okuyacağım inşallah.
#Kitapcan İyi cumartesiler kitapcanlar :D:D! Ekim ayına girmiş olsak da röportajlarımız bitmez :D:D Bildiğiniz üzere ağustos ayının hediye kitaplarımızı sahiplerine dağıttık. Onlarda bize röportajlarını gönderdi. Sibel Acar hanımın güzel röportajından sonra Filiz Eda hanımın lezzetli röportajı oldu ve sırada Ahmed Yasir Orman'ın eğlenceli bir röportajı var. Yer yer beni tebessüm ettirdi.Kelimelere hakim.Fotoğrafları da çok kıyak çıkmış. Kitaba dahi sesleniş fotosu var yahu :D:D Lafı uzatmadan sizinle bu keyifli röportajı paylaşıyorum efendim. .Kendisine teşekkür eder , değerli katkılarının devamını dileriz :D:D Bakalım siz ne düşüneceksiniz ? Hissettiklerinizi duyalım:)
Merhaba Kitap Can a yaptığınız katkılardan dolayı bizden kitap kazandınız. Bunun vesilesiyle sizle yazılı bir röportaj yapmak istiyoruz. Sorularımız aşağıdadır. Aynı zamanda en altta örnek bir röportaj bulunmaktadır.
Bilgilerinize sunarız.

Ahmed Yasir, Kızıl nehirler

-1 Öncelikle sizin adınızı soyadınızı alalım.
: Ahmed Yasir Orman
- 2 Ne zamandır sürekli olarak okuyorsunuz ? Şimdiye dek kaç kitap okudunuz ? 
:Şu zamandan beri sürekli okuyorum diyemem çünkü hayatımın belli zamanlarında çok az kitap okuduğum dönemler olmuştur ama bir tarih vereceksem okumaya başladığım ilk zamanlar diyelim. Daha birinci sınıfta her gün bir tane 16 sayfalık kitabı alıp okuduğumu hatırlıyorum. Ne kadar okudunuz sorusuna net bir cevap veremeyeceğim ne yazık ki. 200’den fazla diyeyim.
-3 Peki yazar mısınız ? Yazarken çektiniğiniz zorluklar nelerdir acaba ? Yazarken belirli bir teknik gözetiyor musunuz ? Yoksa içinizden geldiği , olduğu gibi mi ? 
:Yazar kelimesini meslek olarak söylüyorsanız yazar değilim ama kökündeki yazmak eyleminden yola çıkıyorsanız evet şimdi olduğu gibi yazarım. Yazarkenden ziyade yazmadan önce zorluklar çekerim. Bir yazıya başlayana kadar çok uzun zaman geçebilir habire erteleyip durabilirim. İşte röportajı geç atma sebebim de budur. Yazı yazarken direk bir teknik gözetmiyorum içimden geldiği gibi yazıyorum. Hatta bazen o kadar çok içimden geldiği gibi yazıyorum ki “yahu”, “ulan”, “ya”, “be” gibi sözleri yazımda bir bakmışım abartılı bir şekilde çok kullanmışım.
-4 Sizce yazarlı veya şairlik öğrenilecek bir şey midir ? Eğer öyleyse siz nasıl öğrendiniz ? Öğrendiniz mi yoksa hayır mı ? Nedenleri ? 
: Yazarlık ya da şairliğin bana göre üç temel kuralı vardır. Bunlar; yetenek, istek ve öğrenmedir. Bir insan çok yetenekli olabilir yazma konusunda ama belli bir pratik yapmamış ve belli bir okuma düzeyine gelmemişse bana göre yazabileceği en iyi yazıyı ortaya çıkaramaz. Bir de bu yetenek ve çalışmaya ben isteği de katıyorum. İstek olmadı mı bir yazı bana göre çok iğreti duracaktır. Bir oran vereceksek yetenek %40, öğrenme/çalışma %40, istek %20 olmalıdır.
-5 Yazmıyor olsanız bile hepimiz kendi hayatımızın yazarıyız. Hayatımız bir roman. Peki sizin romanınızın ismi ne olurdu ? 
:Çok güzel bir soru ama hayatımın romanına isim verecek kadar çok yaşadığımı düşünmüyorum bu yüzden romanın diğer sayfalarını yazmadan bir isim vermek istemiyorum.
-6 Bir yerden başlayınca yaza yaza yazmanız ,okuya okuya okumanız gelişiyor . Hiç birimiz bebekken yürümeye başlamadık. Düştük kalktık. Düştük kalktık , emekledik . Sonra, yürümeye koşmaya bile başladık. Peki kendinizi yazmak/okumak için şartlandırır mısınız ? Günde işte şu kadar yazmalıyım/okumalıyım gibi mi yoksa nasıl ? 
- Hep olmasa da ara ara şartlandırabilirim. Bazen kendime derim uzun süre yazmadım bir şey oturayım yazayım diye. Ya da yoğun olduğum bir günde okuduğum kitaba vakit ayırmak için kendime zaman yaratmaya çalışırım.
-7 Peki en çok hangi yazarları seviyorsunuz ? Kimlerden etkilendiniz ?
: Sevdiğim bir sürü yazar vari. Patrick Süskind, Charles Dickens, Dostoyevski, Muzaffer İzgü, Stephen King... Hemencecik aklıma gelenler bunlardı ama liste daha rahatlıkla uzar.
-8 Peki hangi tür kitaplar okumaktan hoşlanıyorsunuz ? Kitap seçerken belirli bir tarzınız var mı ? İnsanların bir tarzı olmalı mı yoksa her çeşit kitabı okumak mı gerekir ? 
:Her tür kitap okurum. Direk belirli bir tarzım yok kitap seçerken ama kendimi geliştireceğine ve bir şeyler öğrenebileceğime inandığım kitaplara öncelik veririm. İnsanların bence direk bir tarzı olmamalı. Çeşit çeşit kitaplar okumalı.
-9 Mesela benimde çok sevdiğim kitaplar kişisel gelişim kitapları . Ama Çoğu yazar demiyimde bazı yazarlar bunu rant olarak kendilerine kazanç olarak görüyorlar. Nasıl zengin olurum diye kitap satıp zengin oluyorlar. Bir de size tavsiye edebileceğim , Nil gün diye bir yazar. Kitap can grubunda onun hakkında bir paylaşım var kuraldışı yayıncılık (7 ağustosta paylaşıldı) . İsterseniz bir göz atabilirsiniz . Onun sesli bir kitabı var dinlediniz mi ? ( Okurların dikkatine bağlantı paylaşımı beğendiğiniz taktirde lütfen satın alın:
http://www.mediafire.com/dow…/1tdw2wo8rcdf3q1/Nil+Gun-Motv15
-Zaman+Yonetimi.mp3 ). Uzun lafın kısası siz Kişisel gelişim kitapları hakkında ne düşünüyorsunuz ? 

:Şuan dinliyorum yani sizin okuduğunuz zaman da değil de bu röportajı yazdığım zamanda dinliyorum. Güzel geldi, ses insanı baya baya dinletiyor.
Kişisel gelişim kitapları pek okumadım çok gerek de duymuyorum. Dediğiniz gibi çoğu yazar bunu rant olarak görüyor. Bir de hayatta çoğu zaman birine tavsiye veren, bir şey öğretmeye çalışan tarafta olan bir yapım olduğu için bu kitaplar bana pek fazla hitap etmiyor. Başka bir taraftan ele alayım mesela. Bir kitap görmüştüm “aptallar sekiz saat uyur” diye. Bu kitabı okuyanlar 8 saatten daha az uyuma isteği duymuşlar. Bu isteğin içimize doğması için niye koca bir kitap bitirelim ki. Daha isimden yazarın ne anlatacağı belli, yol yordam belli. O uykudaki bir saat ya da iki saat az uyumanın öneminden bahsederken sizin hayatınızdan kitabın okuma süresi olan 5-6 saati çalıyor. Gerçekten ilginç bir durum. Çok ön yargılı yazmış olabilirim ama elime iyi bir tanesi geçerse okuyabilirim.
-10.Peki kitapları okurken kendinizi nasıl buluyorsunuz ? Kendinizi karakterler yerine mi yoksa yazar yerinemi koyuyorsunuz ? Sebepleri ? 
:Nedense çoğu zaman kendimi baş karakter olarak görürüm. Bunun sebebi de yeni öğrendiğim bir kavramdan kaynaklandığını düşünmeye başladım. Burçlara pek önem vermesem de aslan burcuyum ve içten içe megaloman oluğum için baş karakterin yerine koyma ihtiyacı duyduğumu düşünüyorum.
-11 Okurken hayatınızda en fazla iz bırakan olay yada durum nedir?
-Ya böyle pat diye sorulunca da insan bir şey bulamıyor. Pas geçme hakkımı kullanıyorum.
Bu soruya geri dönüyorum. En fazla iz bırakan durum çok severek okuduğum kitapların son sayfasını okuduğumdaki andır. Oturur 5-10 düşünürüm. Mesela Büyük Umutlar’ı bitirdiğimde dışarıda kar yağıyordu ve kitap bittikten sonra Charles Dickens’ı mezarından çıkartıp neden burada bitirdin diye bağırasım gelmişti.
-12 En çok hangi kitabı okuyup isteyipte okuyamadınız ? 
: Direk öyle bir kitap ismi veremem ama illa bir isim vereceksem Dostoyevski’nin Karamozov Kardeşler’ini diyebilirim.
-13Günümüzdeki edebiyat durumunu nasıl buluyorsunuz ? 
:Bazen umutlanır gibi olsam da çoğu zaman hayal kırıklığına uğruyorum. Konusu aşk, kapağında yarı çıplak insanların olduğu kitaplar fırından ekmek çıkartılır gibi piyasaya sürülüyor ve bu kitapların bir alıcısı oluyor. Bu durumu eleştirince de renkler ve zevkler tartışılamaz bu kadar insan okuyorsa bir bildikleri vardır gibi laflar duyabiliyorum. Tabiki de renkler ve zevkler tartışılmasın ama sadece 50 tane içi boş aşk kitapları okuyanlar gelip de ben kitap kurduyum, edebiyat aşığıyım demesin. Sen zaman geçsin ve eğlenmek için okuyorsun gayet bu eğlenme durumunu ortalama bir aşk filmini izleyerek de yapabilirsin. Bu arada yanlış olmasın elbet arada alır okursun da bu tarz kitapları, sadece isminde aşk geçen kitapları okumak ne yahu! Ne yazık ki bunun en büyük sorunu kitap basmanın kolaylığı ve kapitalist dünyamız. Bir adı şanı duyulmamış yayınevine 3000 lira verdin mi senin kitabını hemen basıyor. Ne kitabın editör kontrolünden geçiyor ne de başka bir şey. Tabi bundan sonra da kişinin tüm sosyal medya hesaplarında bastıra bastıra ben yazarım demesiyle ve her yerde o saçma kitabının reklamını yapmasıyla geçiyor falan filan. Yani anlayacağınız baya saçma bir durum ortaya çıkıyor. Neyse bu kadar karamsarlıktan sonra biraz da iyi şeyler yazayım. Çevremde çok ne okuduğunu bilen okur kitlesi de var. Bu da beni edebiyatımız konusunda ümitlenmeme katkı sağlıyor.
-14 Aslında çoğu kitap güzeldir ama bazı kitaplar boş , doldurma şişirme olarak yazıldığı için ben bazı kitaplara 2-3 puan veriyorum ama tabi belki başka biri daha yüksek puanlar verebilir. Böylece karakter analizi yapabiliyorum kim ne okuduysa ona göre okuyan hakkında karakter analizi yapabiliyorum. Bu yüzden iyi oluyor puan vermek.Sizi puan veriyor musunuz ? Sisteminiz nedir?
:Evet puan veririm kitaplara. Notum boldur hep. Bazı sistemlerim vardır. Mesela 10 verdiğim bir kitap mutlaka okuduktan sonra kitap hakkında beni düşündürmeli, kitap bitince oluşan boşluğu bende vermelidir. İnsanların kitaplara verdiği puanlarla rahatlıkla karakter analizi yapabiliyorum. Mesela 4N1K ya da kötü Çocuk (artık adı neyse) 10 veren birini görmüşsem direk tamam bu insan sığ düşünen aptalın biri derim ve usulca uzaklaşırım oradan. Çünkü pek konuşulmuyor bu kişilerle eleştiriye pek gelemiyorlar, o okudukları saçma kitapların bir de yazarlarını taptıkları için hiç laf kondurtmuyorlar. Bu konuyla ilgili arkadaşımın başından bir olay geçmiş. İstanbul’da sanırım böyle saçma bir yazarın konuşmasına katılmış. Salon tıklım tıklım 6-18 yaş arası kız okur bulunduruyor. Bir de bizim sakallı arkadaş. Konuşma bitiyor ve soru faslına geçiliyor. Tabi salon yıkılıyor soru sorabilmek için. Arkadaşta elini kaldırıyor. Tabi yazarın garibine gidiyor. Ne de olsa büyük gösteren bir erkek okurum da varmış diyerekten arkadaşa söz veriyor. Arkadaş ayağa kalkıyor ve şu lafları ediyor:
-Kitabınız çok sattı ve bir sürü okur kitleniz var ama bu okur kitlesinin sadece 18 yaş altı kızlardan oluşması bir başarı mı yoksa başarısızlık olarak mı görüyorsunuz?
Gibi laflar ediyor. (Bu arada kimse yanlış anlamasın kadınlara ya da çocuklara hakaret etmiyorum. Bu kitaplar belli bir kesim için değil her yaştan insan okusun diye yazılmış şeyler olduğu için sadece belli bir kümeye giren kişilerin bu kitapları okuması eleştirilebilir bir şeydir. Bir de okur kitlesinin hal ve hareketleri var tabi.) Daha sonra arkadaş yazarın saçmaladığını ve bütün salonun celallendiğini söyledi. Usulca uzaklaştığını yoksa linç edilmesinin kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
Neyse çok uzatmadan diğer soruya geçeyim.
-15 Yaşamınızdaki esin/ilham kaynağı kim olmuştur ?
:Bu soruya çoğu insan dini ya da siyasi liderleri söyleyebilir ya da ana babasını. Açıkçası ben direk şu kişi bana ilham olmuştur diyemiyorum.
-16 Ne tür müzikler dinlersiniz ?
: Sevdikten sonra her tür müziği dinlerim ama şöyle çok vurdulu kırdılı olanlar olmasın. Rock bu gruba giriyor herhalde.
-17 Peki en sevdiğiniz şarkı ? 
:Direk en sevdiğim müzik şudur diyemem ama bir müziği sevince defalarca sıkılana kadar dinleyebilirim.
-18 Sizin benzetildiğiniz/kendinizi benzettiğiniz bir kitap karakteri / yazar var mı ? Hangi yönlerden ? 
: Bir kere yazı tarzımı Nurullah Ataç’a benzeten biri olmuştu. Herhalde başka da hatırlamıyorum. Şuan aklıma gelmedi şu karaktere kendimi benzetiyorum diye.
-19 Edebiyat bloglarından takip ettikleriniz hangileri ? Kendinizin bir sayfası/hesabı varsa söyleyin.
:Direk takip ettiğim bir edebiyat blogu yok ama bir araştırmamda karşıma çıktımı açıp blogları okuyorum.
http://ahmedyasirorman.blogspot.com.tr/ Bu da benim blogumun linki. Şuan bu röportajı yazmamın sebebi ve sizden kitap kazanmamın sebebi de bu blogtaki edebiyatla ilgili yazılarımı grupta paylaşmam.
-20 Peki en son hangi kitabı okudunuz ? - Kaç puan verirsiniz ? 
Bear Grylls’tan Hayalet Uçak’ı okudum. 8 puan vermiştim.
-21 Ayda ortalama kaç kitap okursunuz ? 
:Değişkenlik gösterir o yüzden net bir cevap veremem. Hayatım boyunca hiç kitap okumadığım aylar da olmuştur. Ortalama 4 kitap diyelim biz en iyisi.
- 22 Hobileriniz nelerdir ? 
Yani yapmayı sevdiğim şeyleri soruyorsunuz. Futbol oynamak, yazı yazmak, birine bir şey anlatmak falan filan.
-23 Kitapcana nasıl üye oldunuz :D:D ? Memnun musunuz ? Sizce nasıl kaliteli üye / paylaşım sayısını arttırabiliriz ? Sizin kendi önerileriniz nelerdir ? Neler daha iyi olabilirdi ? 
:Bir arkadaş aracılığıyla üye oldum. Memnunum. Bence kaliteli paylaşım konusunda şuan gayet iyi bir seviyede grup. Umarım büyüdüğü vakit sorunlar olmaz. Biliyorsunuz kişi sayısı arttı mı haliyle sorunlar da artıyor. Grubun 4-5 kategoriye bölünmesi güzel ama grubun sayısı 1000’leri bulduğunda bazı sorunlarla karşılaşılabilir. Bir sürü farklı ileti olacak. Çıkacak birisi burası kitap grubu değil miydi bunun burada ne işi var gibi laflar edecek. Tartışmalar büyüyecek falan filan ama şuanlık böyle bir şey söz konusu değil. Bence üye sayısının arttırılması doğal akışına bırakılmalı. Şuan memnunsak durumdan niye kendimizi yeni üyeler kazandırmak için kasalım ki? Tabi bu lafımdan şuanki üye sayısı yeterlidir yeni okurları gruba almayalım gibi düşünceler çıkmasın. Yeni gelen üyelere başımızın üzerinde yer var.
-24 Kitap kampanyamızı nasıl buldunuz? Eksikleri var mı ? Kitap kazandığınızı öğrendiğinizde neler hisettiniz ? 
:Gayet başarılı bir kampanya. Açıkçası beklemiyordum bana bir hediyenin geleceğini. Teşekkür ederim tekrardan bu güzel kitap için.
-25 Sorulara ilaveten eklemek istedikleriniz duygu/düşünce/eleştiri/fikir :
Hmm bir düşüneyim. Şuanlık aklıma gelmedi zaten çok da yazmışım en iyisi ben burada sonlandırayım. Aslında daha yazarım da karnım acıkmaya başladı bundan sonra çok mantıklı yazacağımı düşünmüyoum :D:D Neyse buraya kadar okuyan arkadaşlara TEŞEKKÜR EDERİM.(bilerek büyük yazmadım. Yanlışlıkla olmuş hoşuma gidince değiştirmedim. :D:D ) Hoşçakalın. İçime de pek sinmedi röportaj umarım beğenirsiniz.
Tabi geçen ayda yapılan röportajdaki gibi sonunada hediye kitapla çekilmiş bir fotoğrafınızı koyar mısınız :D
Tabi eklerim. Pek fotojenik birisi değilim baştan diyeyim çektirdim bir sürü foto koyayım bir kaçını.
Blogumun instagram hesabını takip etmek istersen buraya tıklayabilirsin.

Yorum Gönder

0 Yorumlar