Süper İyi Günler ya da Christopher Boone'un Sıradışı Hayatı
Yazar:Mark Haddon(1962-?)
Sayfa Sayısı:289
Yayınevi:Kültür Yayınları
Puanım: 9/10
Hayatımda okuduğum en farklı kitaplardan
biriydi Süper İyi Günler. Daha kitabı ilk açtığımda bile bu farklılık ortaya
çıktı. Kitap ikinci bölümden başlıyordu. Kütüphaneden aldığım için herhalde ilk
bölüm yıltırdı diye düşünerekten kitabı şöyle bir inceledim. Bir yırtık yoktu.
Kitap 2. bölümle başlıyordu gerçekten. Daha sonraki sayfalardan anladım ki kitabımızın
kahramanı Otizmli bir çocuk olan Christopher’in kitabın bölümlerini asal sayılardan oluşmasını istiyordu. Yani
kitap 2, 3, 5, 7, 11, 13, 17, 19, 23, 29 diye gidiyordu. Kitabın yazarı Mark
Haddon sadece bölümlerdeki bu sıralamayla bile otizmli çocukları ne kadar iyi
anlayabildiğini gösteriyor. Kitaptaki karakterimiz Christopher adeta bir deha.
Matematikle arası çok iyi ve hafızası mükemmel. Yıllar önce bir çiftlikte
gördüğü inek sayısını ve kaçının benekli olduğunu rahatlıkla söyleyebilir. Yani
anlayacağınız Christopher’in beyni “normal” insandan tamamen farklı. Duygularla
değil tamamen mantığıyla hareket eden bir yapısı var.
Yazar Christopher üzerinden
otizme dikkat çekmek istemiş. Aslında her insanın değerli olduğunu ve herkesin
kendi içinde bambaşka bir dünyası olduğunu biz okurlara gösteriyor. Bu kitapla
otizmli bir çocuğa doğru bir yaklaşım ve doğru bir eğitimle topluma rahatlıkla
kazandırılabileceğini anladım. Tabi bu tarz insanların toplum tarafından
dışlanması zaten hayata 1-0 geriden başlamış bu insanların bir gol daha
yemelerine sebep oluyor. En basitinden kendi başımdan geçen bir olayı anlatayım.
Geçenlerde bu kitabı üniversiteye giderken otobüste okuyordum. Tesadüf bu ya
iki yanımda da bir otizmli çocuk annesiyle birlikte oturuyordu. Bu çocuk da
aynı kitaptaki Christopher gibi hareketler yapıyordu. Bir şeye canı sıkılmış ki
kendi kendine inliyordu. Yerinden kalkıp otobüsten inmek istiyordu. Annesi de
bu duruma çok üzülmüş bir şekilde çocuğunu uyarmak zorunda kaldı. O sırada
otobüsteki çoğu kişinin bu çocuğa garip gözle baktıklarına eminim. Kimse o
çocuğun o sırada bu hareketleri neden yaptığını düşünmemiştir. Normalde ben de
garip karşılardım ama o sıra okuduğum kitaptaki Christopher sayesinde o çocuğu
çok iyi anlayabiliyordum. Büyük ihitimal yabancı insanlarla bir otobüste kapalı
kalmak canını aşırı şekilde sıkıyordu. Belki de bir saat önce birisi kendisine
dokunmuştu. İşte bir şey olmuş ki bu
hareketleri yapma ihtiyacı duyuyordu. Sırf diğer insanlar otobüste yabancı
insanlarla seyahat etmeye alışıp bu arkadaş alışamadığı için toplumda anormal
kişi olarak tanımlanıyordu. O sıra yerimden kalkıp konuşmak istesem de kalkıp
konuşmadım. Derdini dinlemek ne sorun olduğunu öğrenmek istedim. Eminim onun da
içinde ne fırtınalar kopuyordu da bizim haberimiz yoktu.
Kitabın pek özetini anlatmak
istemiyorum. Yukarıdaki anlattıklarımla da az buçuk ne anlatacağını
anlamışsınızdır zaten. Kitabın dili akıcı ve yalın. Otobüste ya da sesli bir ortamda
rahatlıkla okuyabilirsiniz. Eğer başka kitap okumuyorsanız da rahatlıkla 2 güne
biter. Ölmeden önce okunması gereken kitaplar diye bir listeniz varsa mutlaka
bu kitabı eklemelisiniz. Bu arada benim gibi matematiğe ilginiz varsa daha
fazla tat alacaksınız kitaptan. Son olarak kitaptan bir alıntıyla bitirmek
istiyorum.
“İnsanlar her zaman
doğruyu söylemen gerek der.Ama bunu gerçek anlamda kullanmazlar çünkü yaşlı
insanlara yaşlı olduklarını, kötü kokanlara kötü koktuklarını ve yetişkin biri
gaz çıkardığında gaz çıkardığını söylemen yasaktır.” Süper İyi
Günler, Mark Haddon
Blogumun instagram hesabını takip etmek istersen buraya tıklayabilirsin.
0 Yorumlar