Kinyas ve Kayra (Hakan Günday) kitap yorumu - Ahmed Yasir Orman

Kinyas ve Kayra (Hakan Günday) kitap yorumu

Kinyas ve Kayra

Yazar: Hakan Günday
Sayfa Saysı:531
Yayınevi: Doğan Kitap
Puanım :9/10

Kinyas ve Kayra



              Geçen ay arkadaşımın yanına sohbet etmeye gittiğimde harıl harıl bir kitabın son sayfalarını okuduğunu gördüm. Bıraksam oracıkta bitireceği kitabın yazarı ilk olarak lise yıllarında duyduğum bir yazar olan Hakan Günday’dı. Arkadaşım yazardan o kadar etkilenmişti ki “Bitirince hemen sana vereyim ve oku” dedi. Bir dahaki buluşmamızda ise elinde yazarın bir diğer kitabı olan Daha’yı da getirmiş ve bu kitap Kinyas’tan bile güzel deyip yer altı edebiyatıyla ilgili hararetli bir sohbete girmiştik. İlk Daha’yı vermek istemesine rağmen bu sefer bir yazarın kitaplarını kronolojik sırayla okuma isteğimden ötürü Kinyas ve Kayra’yı aldım ve o gece okumaya başladım. Daha ilk sayfalarında kitabın farklı bir tarzı olduğunu görür görmez kitaba karşı bir hayranlık oluştu benim gözümde. Üstelik yazarın bu sayfaları liseye gittiği yıllarda yazabilmiş olması da bendeki bu hayranlığı bir kat daha arttırmıştı. Bir insan nasıl böyle bir kitabı sadece 17-18 yaşlarındayken yazabilirdi? Benim lise yıllarında yazdıklarımla kıyaslanamazdı bile. Hatırlıyorum, 15 yaşında Süleyman Emmi ve Sultan Nene isimli iki karakterin başından geçen olayları daha lisenin başında sınıfta okurken tüm sınıfı kahkahaya boğduğum vakit kendimi ileri de çok iyi bir yazar olabilecek kapasitede görürken bu yazdıklarımı 1-2 yıl önce bulup okuduğumda hikayelerimin aslında bir çöp yığınından başka bir şey olmadığını fark ettiğimde derin bir hayal kırıklığına uğramıştım. İşte Kinyas’ı okurken içimdeki bu hayal kırıklığı bir kenara ötelenip adeta yazar olma hayallerim tekrardan alevlenmiş oldu. İşte kitap sana en çok ne kattı diyenlere “Çok pis yazma isteği kattı” diyebilirim.
                Kitabı ilk okumaya başladığımda yazarın kitabı yazdığı yıllarda çıkmış olan Dövüş Kulübü kitabından etkilenmiş olacağını düşündüğümden ötürü Kinyas ve Kayra karakterlerini tek bir karakter olabileceğini düşünsem de bu fikirlerim sayfalar geçince ikisinin kardeş olma fikrine kaydı. Tabi gerçekte ikisi ne kardeş ne de tek bir karakter olup sadece aynı mahallede yaşamış iki arkadaştı. Okurken ilk olarak bu iki karakterin ailelerini terk edip Afrika’ya gitmelerindeki amaç şu dünyada bir şeyleri değiştirme isteklerinden geldiklerini düşünebilirsiniz ama iki karakterinde derdi hiçbir şekilde bu tarz şeyler değil. Sadece iki karakter de beyin ölümlerini gerçekleştirip gerçek bir hiç olma derdinde. Özellikle de bu düşünceler Kayra’da daha da mevcut. Kitabı okurken yazar olay örgüsüne hayatla, yaşamla ilgili düşüncelerini çok güzel yedirebilmiş. Çoğu yerde yazara hak vermeden edemiyorsunuz. Tabi bazen de yazarın kitabı yazdığı dönemde yaşının küçük olmasından dolayı düşüncelerinde bazı hatalar da yapmış. Mesela bir yer de iki tam sayı arasındaki sonsuzluk varken neden hemen diğer bir tam sayıya geçildiğiyle ilgili uzun bir paragrafta felsefe yapıp matematiğin bittiği nokta bu gibisinden diyerek paragrafı bitiriyordu. İşte bu kitaptaki karakterin kafasını kurcalayan nokta bizim bildiğimiz “Limit” konusundan başkası değildi. Herhalde Hakan Günday matematik derslerinde dersi dinlemek yerine kitabının kurgusuyla uğraşmıştı. J Tabi işin latifesi bu.
               
Biraz da Meksika’da Amerikalı baba ve kızın öldürürdükleri yerde Hakan Günday abartmış gibi geldi. Elbet karakterlerin yakalanmamaları gerekti kurgu gereği ama biraz daha olayı konuya yedirebilseydi daha güzel olabilirdi. Tabi bu dediğimde tamamen göz ardı edilebilecek bir şey.
Kinyas ve Kayra ilk Yayınevi
Kitabın ilk çıktığı yayınevindeki görünümü
                Kitap üç bölümden oluşuyor ve ben en çok Kinyas ve Kayra’nın birlikte olduğu ilk bölümü beğendim. İki karakter birbirinden ayrılınca sanki bir bedenin iki yarısı başka yerlere gitmiş gibi olduğu için Kayra’nın bölümünde Kinyas’ı Kinyas’ın bölümünde ise Kayra’yı aradım durdum. Bu arayışlarım nedeniyle de ikinci ve üçüncü bölümü ilk bölümü okuduğum aşkla okuyamadığım için bir puan kırdım. Kinyas ve Kayra’yı mutlaka ölmeden önce okumalısın. Siz de bu kitabı okuduktan sonra benim gibi yazarın diğer kitaplarını da okumak isteyeceksiniz. Bakalım önümüzdeki iki yıl boyunca tüm kitaplarını okuyup sindirmeyi hedefliyorum. 
Demeyi unutmuşum yazar kitabı 4 yılda günlük tutar gibi yazmış. Okurken adeta yazarın edebi gücünün gelişimine tanık oldum ya da dört yılda yazdığını bilmemden ötürü bu hisse kapılmış olabilirim. Neyse çok fazla uzatmadan kitabı okuyun gitsin.

Blogumun instagram hesabını takip etmek istersen buraya tıklayabilirsin.

Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. Merhaba bir şey sorabilir miyim? Bize Felsefeyle ilgili bir ödev verildi. Bir kitap okuyup Felsefeyle ilişkisini bulmamız gerekiyor. Bende Kinyas ve Kayra'yı seçtim. Sizce bu kitabın Felsefeyle ilişkisi nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pek fazla felsefe ile ilgili bilgim yok ama bildiğim kadarını diyeyim. Kitapta Nietzscheci ve nihilist bir yaklaşım vardı. Kitabın çoğu yerinde yazar hayatı sorgular nitelikteydi. (Tabi bu sorgulamaları yaparken yazar 17-21 yaş aralığındaymış.)
      Az Hakan Günday işin suyunu bire çıkarmış. Bir karakter en son hiç olabilmek için uğraşıyordu diye hatırlıyorum. :)

      Sil